Kantarın Topuzu İstanbul Park’a Sığmadı

0
4492

Başlığı ne olursa olsun, hangi konuda fikir belirtiyorsak her zaman ya siyah ya da beyaz diyoruz. Hiçbir zaman da nerede duracağımızı bilmiyoruz. En eğitimlisi, tecrübelisinden en ergenine kadar herkesin öyle çıkışları oluyor ki, objektif ve adil kalmaya çalışmak neredeyse acı verici bir hale geliyor. Artık insanların eleştirileri öyle bir hal aldı ki, ya İstanbul Park’ı elde meşaleler ile yakmaya gidecekler ya da federasyonu fesh edecekler.

Ortada dönen bir sürü saçma sapan eski iddia da bu alevlenen tartışma ile tekrar gündeme geldi. Bildiğim kadarıyla kendimce biraz açıklama yapmak istiyorum hepsine.

Ne gerek vardı piste?

Fia A standartlarında, tüm yarışan pilotların sevdiği bir pist sahibi olmanın nesi kötü olabilir aklım almıyor. 1999 yılında üniversitede öğrenciyken Kurtköy’de F1 pisti çizen bir mimar olarak bu eleştiriye kesinlikle katılmıyorum. Ayrıca İstanbul yanlış diyenler de yanılıyor. Dibindeki kargo terminalli, uluslararası havalaanı, güneydeki dev limanı, hemen doğudaki OSB, yapıldığı dönemde yayınlanmış teknopark yönetmeliği ile olabilecek en doğru yerde yapıldı. Tek yanlış daha güneyde hazine arazisi vardı. Ömerli barajı havza sınırı içinde yapıldı ve bölgede ranta sebep oldu. Vaktinde Akfırat diye bir belediye vardı. Belediye başkanından bir devlet büyüğümüzün arazi alması için vekaleti çekmecesinden çıkınca belde apar topar Tuzla’ya devredilmişti. Rantın boyutları hakkında belki fikir vermiştir size.

Pist iyi güzel de inanılmaz yüksek bir paraya mal edildi. O kadar yüksek ki, o paraya 10 tane Fia B grade pist yapılırdı ülkede, spor çağ atlardı. Ayrıca sonrasındaki süreç de doğru yönetilmedi. Her iş saman alevi gibi parladı ve söndü. WTCC, DTM, Renault Days… Hepsi geldi. PO ile başlayan genç pilot projesi devam ettirilemedi. Bu işin sektör olması için dev fırsattı İstanbul Park, kaçtı. Bugün Silverstone, Monza, Nürnbürgring’e gidiyorsunuz, tam anlamıyla bir sektörü kapsıyor pist. O zaman bu yapılmadı, yapılamadı. Hatta sporun içinde kalan single seater’lar bile yok oldu gitti. Özendirerek sevdireceğiz dendi ama insanların gözündeki zengin hobisi imajını perçinlemekten başka hiçbir işe yaramadı. Doğru girişim, yanlış strateji yüzünden bu hale geldi. Eleştiren birisi coşup “zaten arabaların hızlı gitmesi neden bu kadar büyütülüyor anlamış değilim” yazmıştı. Ne anlatacaksın ki bu arkadaşa? Hiç.

Otopark Oldu

Sanki start finish düzlüğünde gridlerde dizel beyaz clio symboller, 8.virajda şirket çıkması jettalar yan yana duruyor. Alakası yok. Pistin bulunduğu arazi devasa. Pistin işletmesini alan intercity yıllardır kovboy filminde kasaba meydanından rüzgarla yuvarlanarak geçen saman gibi boş duran otopark alanlarını kendine ait araçları park ederek kullanıyor. Bundan doğal ne olabilir? Tabi ki kullanacak. Ayrıca bir İPOP diye bir otopazarı yaptı, yarışlarda ralli merkezi yapılan prefabriklerin bir kısmını da galericilere kiraya verdi. Kendi araçlarının tamir ve bakımlarını yaptığı servisi var.

Pist Çalışmıyor

Şu anda pist orogramı gayet yoğun. Yapılan sözleşmelerden sonra Porsche ve Mercedes’in global sürüş merkezi olarak kullanılıyor. Kendilerine ait lounge’ları var. Trackday’ler yapılıyor. İşletmeci kendi kar-zarar hesabına göre pisti işletiyor. Yani atıl falan değil.

Offroad, ralli için pist arazisi içinde etap olarak kullanılabilen parkurlar var. En son İstanbul Rallisi’nde İpop içindeki alan kullanıldı. Pist işletmecisinin kurduğu kulüp üzerinden resmi yarışlar organize ediliyor. Clio ve Megane cup’lar yapılıyor. Hesabı yanlış yapıldığı için gaza gelinip bir dünya para harcanan, kimseye kiralanmadığı için yatan cage’li o canım Porsche’leri saymıyorum.

Peki sorun ne?

Sorun; bu işlerin hepsinin sadece ticari olması ve lisanslı sporcuların yarışabilmesi için tmf ve tosfed sporcularının piste girememesi. Hatta bu durum için işlerin “tmf başkanı gitsin, yarışları bedava yapacağım” demeye kadar gitmesi, bazı sporun içinden önemli isimlerin ticari değil, sportif faaliyet için dahi piste sokulmaması. Bütün mevzular burada kilitleniyor. Kişisel mevzulardan dolayı sportif faaliyetlerin yapılamaması.

Kenan’ın yarışındaki ödül töreninde çıkan olaylardan sonra pistin kapıları TMF yarışlarına kapanmıştı. Şimdi de pist işletmecisinin Corsa Cup organizasyonundan istediği ücret ve yarış organizatörü kulübün federasyona gerekli başvuruyu yapmaması ile TR pist şampiyonası yarışları da İstanbulpark’a şimdilik veda etti. Pist işletmecisi ticari olaraki istediği alıp almama hakkına sahip ama TR şampiyonası maxi grup içinde yarışacak sporcuları seçip, onlar günlük 15bin avro vermeden giremezsiniz demesi doğru değil. Ayrı cup için ayrı bir gün pisti kiralamak istese anlarım da, TR şampiyonası yarışı dahilinde gelen sporcuları ayırmak mantıksız. Evet cup ticari bir iş. E iyi de pistte yarışan sporcuların çoğu zaten bir garajdan araç kiralamıyor mu? Para verip, kiralıyor. Cup’ı organize eden ne kadar ticaret yapıyorsa, sporcuya araç kiralayan her garaj aynı ticareti yapıyor. Burada yanlış olan, pist işletmecisinin adam seçmiş olması.

Ama bu sorunun bu hale gelmesi gene geçmişin hatası. Bu pistin işletmesi için ihale açıldığında şartname içinde “yılda (x) kadar haftasonu federasyon(lar) tarafından organize edilen yarışlara (y) bedeli ücret karşılığı tahsis edilecektir” diye bir madde olsaydı bugün bunların hiçbiri yaşanmayacaktı. Maliyeti ve geri dönüşümü açısından öyle bir yakan top oldu ki pist ito için, bir an önce vermek istediler. Haliyle de ticaret açısından baktıkları için sportif müsabakalar için bir imtiyaz sağlamak odakları olmadı. Oysa bu pistin yapılmasına öncülük eden ve parayı veren  devlet, federasyon, dernek bunu sağlamaya çalışmalıydı.

Bir çift lafım da eskilere olacak. Evet, eskiden bu sporun seyircisi daha çoktu. Ama sadece spor değil dünya değişti artık. Eskiden bir sezonda sadece bir takım döviz bazında bugün federasyonun neredeyse 5 yıllık bütçesini harcıyordu. Bir sürü sponsor, üretici, marka bu sporda yıllardır yok. Sadece seyirci değil, asıl ekonomiyi sağlayan damarlar vaktinde tüketilmiş. Bir eleştiri getirirken bu bildiklerinizi de harmanlayın, sadece laf söylemiş olmak için laf söylemeyin lütfen. Zaten üç beş kişi kaldık, bari yan yana yarış seyredelim.

Facebook Yorumları

yorum